SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CENAİZ BAHSİ

<< 3230 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ بَكَّارٍ حَدَّثَنَا الْأَسْوَدُ بْنُ شَيْبَانَ عَنْ خَالِدِ بْنِ سُمَيْرٍ السَّدُوسِيِّ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ عَنْ بَشِيرٍ مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَكَانَ اسْمُهُ فِي الْجَاهِلِيَّةِ زَحْمُ بْنُ مَعْبَدٍ فَهَاجَرَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ مَا اسْمُكَ قَالَ زَحْمٌ قَالَ بَلْ أَنْتَ بَشِيرٌ قَالَ بَيْنَمَا أَنَا أُمَاشِي رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَرَّ بِقُبُورِ الْمُشْرِكِينَ فَقَالَ لَقَدْ سَبَقَ هَؤُلَاءِ خَيْرًا كَثِيرًا ثَلَاثًا ثُمَّ مَرَّ بِقُبُورِ الْمُسْلِمِينَ فَقَالَ لَقَدْ أَدْرَكَ هَؤُلَاءِ خَيْرًا كَثِيرًا وَحَانَتْ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَظْرَةٌ فَإِذَا رَجُلٌ يَمْشِي فِي الْقُبُورِ عَلَيْهِ نَعْلَانِ فَقَالَ يَا صَاحِبَ السِّبْتِيَّتَيْنِ وَيْحَكَ أَلْقِ سِبْتِيَّتَيْكَ فَنَظَرَ الرَّجُلُ فَلَمَّا عَرَفَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَلَعَهُمَا فَرَمَى بِهِمَا

 

Cahiliyye devrinde ismi Zalim b. Ma'bed iken Rasûlullah (s.a.v.) (in bulunduğu Medine')ye hicret edince (Rasûlullah'ın kendisine) "İsmin nedir?" diye sorması üzerine "Zalim" cevabını veren (Bunun üzerine Rasûl-ü Ekrem'den) "Hayır sen Beşîr'sin" cevabını alan Rasûlullah (s.a.v.)'in azatlı kölesinden (rivayet olunmuştur). Dedi ki:

 

Ben Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte yürürken (bir ara Rasûl-ü Ekrem) müşriklerin kabirleri üzerine uğradı da üç defa

 

"Bunlar daha önce çok hayır(lar)la karşılaştılar (da ondan yüz çevirdiler)" buyurdu. Sonra müslümanların kabirlerine uğradı ve "Bunlar da çok hayırlara eriştiler" buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.)'dan (bir) bakış (onlara doğru) bir süre devam etti. Bir de baktık ki ayağında ayakkabıları ile kabirler arasında gezinen bir adam karşımıza çıkıverdi. Bunun üzerine (Rasûîullah ona)

 

"Ey, sibt (denilen tabaklanmış sığır köselesin)den yapılmış ayakkabı giyen kimse, yazık sana (çabuk) ayakkabılarını (ayağından çıkarıp) at." buyurdu. Adam Rasûlullah (s.a.v.) tanıyınca (hemen) onları çıkarıp attı.

 

 

İzah:

Nesaî, cenâiz; İbn Mâce, cenâiz; Ahmed b. Hanbel V, 83, 84, 224.

 

Sıbtiyye: Selem ağacıyla tabaklanmış sibt denilen sığır deri­sinden yapılan ayakkabıya denir. Sığır derisi, selem ağacıyla tabaklanınca kılları tamamen döküldüğü ya da yumuşadığı için sibt ismini alır.

 

Rasûl-ü Ekrem Efendimiz, kabirlere gösterilmesi gereken saygıyı Öğret­mek ve kabirler arasında, kabirlere saygıya aykırı olarak ayakkabılı olarak gezen kimseyi kabirlere gereken saygıyı göstermesini sağlamak için ona ayak­kabılarını çıkarmasını emretmiştir. Fıkıh âlimlerinin bu mevzudaki görüşle­rini şu şekilde özetlemek mümkündür:

 

1. İmam Ahmed'le Şafiî âlimlerinden el-Havî yazan, mezarlıkta ayak­kabı ile yürümenin mekruh, ayağa pislik bulaşma diken batma korkusu, ye­rin ayakları yakacak şekilde sıcak olması gibi zaruretler bulunmadıkça, me­zarlığa girince ayakkabıları çıkarmanın sünnet olduğunu söylemişlerdir.

 

2. Cumhura göre, mezarlıkta ayakkabı ile yürümenin hiçbir sakıncası yoktur. Delilleri ise "Kul mezara konulup da arkadaşları geri döndükleri za­man arkadaşlarının ayakkabılarının sesini duyar." mealindeki 3231 numa­ralı hadis-i şeriftir.

 

Cumhura göre, Rasûl-ü Zişan Efendimizin mezarlıkta gördüğü kişiye ayakkabılarını çıkarmasını emretmekten maksadı, mezarlıkta ayakkabı giy­menin sakıncalı olduğunu belirtmek değildi. Sadece o kimse bu ayakkabı­larla gurur ve kibire kapıldığı için bunları çıkarmasını emretmişti. O günler­de bu ayakkabıları zenginler ve üstünlük taslamak isteyen kimseler giyerler­di. Bu yüzden Hz. Nebi kabristana girerken mütevazi bir kıyafetle gi­rilmesini arzu ederdi.

 

Yine cumhur'a göre, Rasûl-ü Ekremin sözü geçen kimseye ayakkabıla­rını çıkarmasını emretmesi, onların altında pislik bulunmasıyla ilgili de ola­bilir. Binaenaleyh eğer bu adam mezarlığa mütevazi ve temiz bir ayakkabıy­la girmiş olsaydı, Hz. Nebi ona ayakkabılarını çıkarmasını asla emretmezdi.

 

3. İbn Hazm'a göre, "Bir kimsenin sibtiyye denilen ayakkabılarla me­zarlığa girmesi helal değildir. Delili ise mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifle bir numara sonra gelecek olan Enes hadisidir. Çünkü bu hadisler kıyamete kadar devam edecek bir gerçeği haber vermektedir. Bilindiği gibi haberler de nesh olamaz."

 

Eğer İbn Hazm'ın dediği gibi mezarlığa ayakkabıyla girmek gerçekten helal olmasaydı, bu yasak ashab-ı kiram arasında yayılırdı. Ashab-ı Kiram arasında böyle bir yasağın yaygınlığı söz konusu olmadığına göre, bu mev­zuda delil bakımından en kuvvetli ve tercihe şayan olan görüş cumhurun gö­rüşüdür.